Hikayemizin 2 baş kahramanından biri olan Uğur, öğrenim yaşamını Avrupa’da geçirirken diğer kahramanımız Françoise ile karşılaşıyor. Ikilimiz evleniyorlar. Takip eden yıllarda kızları Aylin ve Aydan ile Türkiye’ye dönüyorlar.

Ailecek her yaz geleneksel olarak çıktıkları tatillerden birinde Göcek’e uğruyor ve bu sevimli köyün otantik kültürel dokusu, el değmemiş doğası ve sıcak insanlarına tutularak her yıl düzenli ziyaret etmeye başlıyorlar. Bakıyorlar ki Göcek sevgisi ara sıra gidip gelerek bitecek gibi değil, kendi evlerini yapmaya girişiyorlar ve binanın her tuğlasına, bahçenin her köşesine varıncaya kadar herşeyi özene bezene hazırlıyorlar ve başlıyorlar ailecek Göcek’in keyfini sürmeye. Bu noktada Françoise’ın el emeğiyle yaratılan bahçeye değinmeden geçmek olmaz, zira evin iki kedisinin oyun alanı olan bu etkileyici botanik dünyada devasa kauçuktan, lezzetli mandalinaya, nazenin hanimelinden görkemli begonvile kadar hemen herşeyi bulmak mümkün. Göcek’in sıcağından kaçacak bir vaha arayan dostlarıyla paylaşmaktan zevk aldıkları bahçenin mahsulüyle yapılan taze limonatanın popülaritesi de bir hayli fazla.

Bu şekilde son derece keyifli yıllar hızla akıp gidiyor ve güzel Göcek’i keşfedenlerin sayısı da fazlasıyla artıyor. Uğur, gelişen turizme varolan tesislerin yetersiz kaldığını görüyor ve aile meclisine projesini anlatıyor: Göcek çarsi içinde bir butik otel yaratmak ! Projeyi heyecanla karşılayan aile fertleri topyekun hemen işe koyuluyor ve 2000 yılında inşaata başlıyorlar. Kendileri de seyahat etmeyi çok seven Uğur ve Françoise, bu sevgiyi uzun süre değişik ülkelerde yaşamanın kazandırdığı kültürel birikimle birleştirerek, yıllar boyunca konakladıkları otellerde bulmak istedikleri her türlü konforu ve keyifli detayı kendi konukları için sağlıyorlar ve 3 sene süren yapımın tüm aşamalarında aktif olarak çalışıyorlar.

Geriye tek bir şey kalıyor: otellerine isim bulmak… Bunun için çok zorlanmıyorlar, ne de olsa bu bir aile projesi ve isim de çok sevgili kızlarının Aydan ve Aylin’in isimlerinden türüyor: Villa DanLin

Evet doğru ki, bu keyifli ve sevimli hikaye Göktürk ailesinin yaşamını, birlikte sevdikleri işi yapmak için çalışmalarını anlatıyor. Ancak sanmayın ki bu iş amatörce sürüp gidiyor, zira ailenin her iki kızı da Fransa ve Amerika’da geçen öğrenim yaşamlarının ardından edindikleri birikimlerini Villa DanLin için kullanıyorlar. Ilk yıl Aylin’in taşıdığı bayrağı devralan Françoise uzun yıllar büyük bir zevk ile konuklarına hizmet verdi. Son iki yıldır da Aydan ve eşi Bahadır konuklarının rahatı için gecesini gündüzüne katıyor ve bundan büyük keyif alıyor. 3 ve 4 yaşında olan çocukları da Göcek’in büyüleyici doğasında büyümeye devam ediyorlar. Uğur ve Françoise’a gelince… Onlar da elbette elele gerçekleştirdikleri bu projeye sahip çıkıyorlar ve uğrayıp bir göz atmaktan geri kalmıyorlar. Kimbilir belki bir akşamüstü ön bahçede karşılaşır ve hikayenin detaylarını asıl kahramanlarından dinlersiniz.